Mum Işığında Röportajlar 5 - Boğaz Çakrası Nedir? Bölüm 2
Doç. İlke Dolkun’la 5. çakra ekseninde, mum ışığında bir röportaj
Boğaz Çakrası Nedir? Neden Önemlidir?
Bölüm 2
FEU DU CIEL her ay Mum Işığında Röportajlar başlığı altında uzmanlarla buluşuyor, yaşamınızda size yardımcı olacak bilgiler edinmek için sorular soruyor.
İlke Dolkun’la bu röportajımız tamamen boğaz çakrası nedir sorusuna odaklanıyor. Röportajın ilk bölümünü geçtiğimiz hafta yayımlamıştık. Şimdi röportajın 2. bölümünü okuyun ve boğaz çakrası konusunu ayrıntılarıyla öğrenin.
Merhaba İlke Hanım, röportajımızın ilk bölümünde boğaz çakrası nedir sorusuna odaklanmıştık. İkinci bölüme şu soruyla başlamak isteriz: Boğaz çakra enerjisinin iletişim becerilerimiz üzerindeki etkisi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Boğaz çakrası, iletişimi sadece kelimelerle değil, niyetle ve enerjiyle kurmamızı sağlar. Boğaz çakrası dengeli olduğunda kendimizi net, özgün ve etkileyici biçimde ifade edebiliriz.
Peki, boğaz çakrası bizi başka hangi açıdan etkiliyor?
Boğaz çakrası dengesiz olduğunda,
- Kendimizi ifade etmekte zorlanırız.
- Kelimeler boğazımızda düğümlenir.
- Aşırı konuşma ya da tamamen susma eğilimi görülür.
- Yanlış anlaşılmalar artar.
- İfade edilemeyen duygular, fiziksel semptomlara dönüşebilir (boğaz ağrısı, tiroit sorunları, ses kısıklığı)
Boğaz çakrası, sadece sesimizin değil, varlığımızın duyulmasını sağlar. İletişim becerilerimizi geliştirmek istiyorsak önce bu enerji merkezini dinlemeyi öğrenmeliyiz.İletişim becerilerimizin kalitesi, bu çakranın ne kadar açık ve dengeli olduğuyla doğrudan ilişkilidir.
Bu çakra dengede olduğunda kişi sadece konuşmaz, anlatır, aktarır ve etkiler. Kelimeler, zihinden değil, kalpten gelir. Dinleyici sadece duymaz, hisseder. İşte etkili iletişimin sırrı budur.
“5. çakra nasıl açılır?” sorusunu ele alalım. Boğaz çakrasını dengelemek için kullanılabilecek 8 yöntemi açıklayabilir misiniz?
Boğaz çakrasını açmak derin, dürüst ve yaratıcı bir iletişim kurmak demektir. Bu enerji merkezini dengelemek, kişinin hem içsel sesini duymasını hem de dış dünyaya özgün bir şekilde yansıtmasını sağlar.
5. çakrayı dengelemek ve açmak için size bazı yöntemler anlatacağım:
- Kozmik Enerji Uygulaması Almak
Her danışanımda kullandığım bu sistem çakraları en güçlü ve kısa yoldan dengeleyerek aktive eder, temizler ve şifalandırır.
- Yazmak ve Duyguları İfade Etmek
Boğaz çakrası sadece konuşmakla değil, yazmakla da ilişkilidir. Günlük tutmak, duyguları yazılı olarak ifade etmek, bastırılmış enerjiyi dışa vurmanın güçlü bir yoludur.
- Şarkı Söylemek ve Ses Egzersizleri
Ses, boğaz çakrasının ifade aracıdır. Şarkı söylemek, sesli okumalar yapmak veya ses terapileriyle çalışmak, bu çakrayı fiziksel ve enerjik düzeyde açar.
- Mavi Renk Terapisi
Boğaz çakrasının rengi gök mavisidir (safir mavisi ). Mavi fular takmak, mavi taşlar (lapis lazuli, akuamarin) kullanmak veya mavi ışık terapisi uygulamak, bu merkezin titreşimini destekler.
- Doğal Yağlar ve Bitkisel Destek
Okaliptüs, nane ve lavanta gibi uçucu yağlar boğaz bölgesine masajla uygulandığında hem fiziksel rahatlama sağlar hem de enerji akışını destekler. Aynı zamanda bitki çayları (özellikle adaçayı ve zencefil) boğazı fiziksel olarak da rahatlatır. Bu noktada FEU DU CIEL’in özel kokulu boğaz çakrası mumları da size çok yardımcı olacaktır.
- Yoga ve Fiziksel Hareket
Bazı yoga pozları boğaz bölgesini açar. Tai Chi ve Qi Gong gibi enerji çalışmaları da çakra dengelemesinde etkilidir.
- Dürüst ve Açık İletişim Pratiği
Kendi gerçeğini ifade etmek, boğaz çakrasının en temel işlevlerinden biridir. Dürüstlükle konuşmak, duyguları bastırmadan paylaşmak bu çakrayı doğal olarak dengeler.
- Sessizlik ve Dinleme Pratiği
İletişim sadece konuşmak değil, dinlemektir. Sessizlik içinde kalmak, içsel sesi duymak ve başkalarını gerçekten dinlemek, boğaz çakrasının daha derin boyutlarını aktive eder.
Harikasınız. Peki, günlük yaşamda farkında olmadan 5. çakrayı kapatan alışkanlıklarımız neler?
Çok güzel bir soru. Gereğinden fazla susmak boğaz çakrası için son derece zararlı. Toplantılarda fikrini söylememek, duygularını bastırmak, “boşver şimdi söylemeyeyim” demek… Bunlar sadece sosyal davranışlar değil, boğaz çakrasının enerjisini yavaş yavaş kapatan içsel sansürlerdir. “Ya yanlış anlaşılırsa?”, “Ya beni yargılarlarsa?” gibi düşünceler, ifade enerjisini bloke eder. Bu korkular da boğaz çakrasının doğal açıklığını kapatır.
Öte yandan duyguları bastırmak son derece zararlı. “Güçlü görünmeliyim” diyerek öfkeyi, kırgınlığı ya da sevgiyi ifade etmemek, çakranın doğal akışını durdurur. Duygular ifade edilmediğinde enerji boğazda düğümlenir.
Kendi düşüncelerini değil, başkalarının beklentilerini dile getirmek , örneğin “patron ne duymak ister?” ya da “toplum neyi onaylar?” gibi düşünceler de boğaz çakrasını sahte bir frekansta çalıştırır. Bu, uzun vadede içsel sesin kaybına yol açar.
Bir de dijital iletişim sorunu var. Sürekli mesajlaşmak, sosyal medyada yazmak ama gerçek hayatta konuşmamak… Dijital iletişim, sesin titreşimini ortadan kaldırır. Boğaz çakrası, fiziksel sesle çalışır, parmakla değil.
İletişim sorunları yaşayan birinin boğaz çakrası üzerinde çalışmaya nereden başlaması gerekir?
İletişim sorunları yaşayan birinin boğaz çakrası üzerinde çalışmaya başlaması gereken yer, sesin kendisi değil, sessizliğinin kaynağı olan nedendir. Çünkü boğaz çakrası tıkanıklığı çoğu zaman kelime eksikliğinden değil, kelimelerin arkasındaki duygusal yükten kaynaklanır.
Şu soruyu cevaplamak çok önemlidir: “Hangi duygumu ifade etmekten korkuyorum?”İletişim sorunları çoğu zaman teknik değil, duygusaldır. Kişi kendini ifade edemez çünkü yargılanmaktan korkar, reddedilmekten çekinir ve duygularını tanımlayamaz. Bu yüzden ilk adım, duygusal dürüstlükle yüzleşmektir.
O hâlde boğaz çakrasını iyileştirmek için ne yapmak gerekiyor?
Bir ses terapisine değil, bir içsel itirafa ihtiyaç var. Her insanın sesi, bir geçmiş taşır. Çocuklukta ona “sus” denmişse yetişkinlikte “konuşamıyorum” diye düşünür. Boğaz çakrası çalışmasına başlarken kişinin kendi geçmişini keşfetmesi gerekir:
Ne zaman susturuldum?
Ne zaman kendimi ifade ettiğimde zarar gördüm?
Hangi kelimeler bana ait değil ama hâlâ kullanıyorum?
Bu sorular, boğaz çakrasının enerji haritasını çıkarır. Çünkü çakra çalışması, sadece enerji değil, hafıza alanına da yansır. Ayrıca sessizlik, içsel sesin duyulmasını sağlar. 5 dakika boyunca hiçbir şey söylemeden, sadece boğaz bölgesine odaklanarak yapılan meditasyon, çakranın titreşimini uyandırır. Bu sırada kişi şunları gözlemlemelidir:
- Boğazda bir sıkışma mı var?
- Yutkunma isteği mi doğuyor?
- İçeriden gelen hangi kelime bastırılıyor?
Bu farkındalık, çakra çalışmasının temelidir.
Hangi kokular 5. çakrayı dengelemek için daha güçlü etki yaratır?
Boğaz çakrasını dengelemek için en etkili kokular arasında okaliptüs, nane, lavanta, çay ağacı ve adaçayı var. Bu aromalar hem sinir sistemini yatıştırır hem de boğaz bölgesindeki enerji akışını destekleyerek ifade gücünü artırır. Rastladığım bilimsel çalışmalar da bu uçucu yağların nörofizyolojik ve psikolojik etkilerini doğruluyor.
Modern bilim, uçucu yağların limbik sistem (duyguların merkezi) üzerindeki etkisini ortaya koymuştur. Hatırlarsanız ‘’Kokular ve Aromaterapi’’ konulu röportajımızda bu konudan detaylıca bahsetmiştim. Aromaterapi, bu çakrayı dengelemek için hem fiziksel hem de ruhsal düzeyde etkili bir araçtır.
Harvard Medical School ve University of Vienna gibi kurumlarda yapılan araştırmalar, bazı kokuların stres hormonlarını azalttığını, parasempatik sinir sistemini aktive ettiğini ve duygusal regülasyonu desteklediğini gösteriyor.
Boğaz çakrasının diğer çakralarla ilgisi nasıl? Bu çakradaki bir sorun, diğer çakralarımızı da etkiler mi?
Boğaz çakrası, yukarıdan gelen sezgisel bilgiyi aşağıya, aşağıdan gelen duygusal enerjiyi yukarıya taşıyan bir geçittir. Boğaz çakrasından geçen enerji bir dönüştürme sürecinden geçer. Duygular, düşünceler ve sezgiler bu merkezde ses bulur.
Boğaz çakrası tıkalıysa kişi konuşamaz, ifade edemez, yaratamaz. Bu merkez tıkandığında sadece ses değil, anlam da kaybolur. Çünkü her zaman ifade ettiğim gibi çakra sistemi bir orkestradır ve boğaz çakrası, bu orkestranın şefidir. Diğer çakralar ne kadar güçlü olursa olsun, ifade edilmedikçe duyulmazlar. Ve duyulmayan enerji, zamanla sessizleşir.
Çok etkileyici. İlke Hanım, sizin uzmanlık alanınızın Holistik Yaşam olduğunu biliyorum. Yine de sormak istiyorum. Burçlarla ilgileniyor musunuz? Burçlar ve çakralar arasında bir ilgi var mı?
Yine çok güzel bir soru yönelttiniz. Evet, burçlar ve çakralar arasında doğrudan bir bağ kurmak mümkün olmasa da her bir çakranın belirli gezegenlerle ilişkili olması nedeniyle astrolojik haritalar enerji bedenimizin işleyişini etkileyebilir. Bu bağlantı, hem kadim Vedik öğretilerde hem de modern spiritüel sistemlerde detaylı biçimde ele alınmıştır.
Burçlarla doğrudan çalışmıyorum ama holistik yaşamın temelinde yer alan enerji sistemleriyle ilgilendiğim için çakraların gezegenlerle olan ilişkisi beni her zaman büyülemiştir. Çünkü bu ilişki, insanın hem göksel hem bedensel yönlerini birleştiren bir köprü gibidir.
Her çakra, belirli bir gezegenin enerjisiyle rezonansa girer. Bu gezegenler, doğum haritamızda belirli burçlarda konumlandığında o çakraya ait enerjiyi ya destekler ya da zorlar. Yani burçlar, çakraların “nasıl çalıştığını” değil, “nasıl deneyimlendiğini” belirler.
Örnek verebilir misiniz?
Tabii. Kök çakra Mars ile ilişkilidir. Mars haritada zayıfsa kişi hayatta kalma güdüsünde, güvenlik duygusunda ve fiziksel enerjisinde eksiklik yaşayabilir. Kalp çakrası Venüs ile bağlantılıdır. Venüs’ün retro olması, sevgi alışverişinde tıkanıklık yaratabilir. Boğaz çakrası Merkür tarafından yönetilir. Merkür’ün konumu, kişinin ifade gücünü, iletişim becerilerini ve yaratıcı sesini doğrudan etkiler.
Bu bağlantılar sadece sembolik değil, aynı zamanda enerjetiktir. Vedik astrolojiye göre, bir gezegenin zayıf olması o gezegenle ilişkili çakranın da zayıflamasına neden olur. Bu da hem fiziksel hem duygusal düzeyde belirli sorunlara yol açabilir.
Ama işin en ilginç kısmı şu: Bazı spiritüel öğretilere göre, doğum haritası aslında kişinin çakra sisteminin “kozmik parmak izi”dir. Yani gezegenlerin konumu, hangi çakraların daha aktif, hangilerinin daha pasif olduğunu gösterir. Bu bilgi, kişiye özel enerji çalışmaları tasarlamak için kullanılabilir.
Örneğin: Merkür’ü retro olan bir kişi için boğaz çakrasını açmaya yönelik ses terapisi, mavi renk çalışmaları ve ifade meditasyonları önerilebilir. Mars’ı zayıf olan biri için kök çakra güçlendirme çalışmaları, fiziksel egzersizler ve kırmızı renk terapisi etkili olabilir. Bu yaklaşım, çakra sistemini sadece evrensel bir model olarak değil, kişiye özel bir enerji haritası olarak ele alır. Ve bu, holistik yaşamın en güçlü yönlerinden biridir: evrensel bilgiyi bireysel deneyimle birleştirmek.
***
Doç. İlke Dolkun’a ulaşmak ve onu takip etmek için aşağıdaki linkleri kullanabilirsiniz:
Kozmik Enerji - Dolkun Tekniği Web Sitesi: https://www.kozmikenerji.com.tr/
İlke Dolkun’un Instagram Profili: https://www.instagram.com/yasamidolu/
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Mum Işığında Röportajlar 5 - Boğaz Çakrası Nedir? 5. Çakra Neden Önemlidir? Bölüm 1
Kalp Çakra Nedir? Kalp Çakrası Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Mum Işığında Röportajlar 6 - Feng Shui Hakkında Bilmeniz Gerekenler